0312 447 43 99 uvcd@uvcd.org.tr

AORT ANEVRİZMALARI

Anevrizma nedir?

Anevrizma bir damarda yaygın veya belli bir bölgede gelişen genişlemedir. Aorta insan vücudundaki en büyük atar damardır, kalpten köken alır ve diğer tüm atardamarlara kan taşımaktadır. Göğüs veya karın seviyesindeki aort damarındaki normalin dışında bir çap artışı (normalin 1,5 katından fazla) torakal veya abdominal aort anevrizması olarak adlandırılır. Bu genişleme arttıkça damarın yırtılması ve hayati tehdit edici iç kanamaya yol açması riski artar. 60 yaş üzeri hastalarda ve erkeklerde kadınlara oranla daha sık rastlanır.

Risk faktörleri nelerdir?

En önemli risk faktörleri, sigara, ailevi yatkınlık, enfeksiyonlar, ateroskleroz, hipertansiyon, yaş ve hiperlipidemidir.  Bu ve başka risk faktörleri nedeniyle damar duvar yapısı bozulabilir ve genişleyebilir.

Bu hastalığın bulguları neledir?

Hastalarda anevrizma hiçbir bulguya yol açmayabilir ve muayene ya da başka bir hastalık için yapılan tetkik esnasında rastlantısal olarak saptanabilir.

Bununla birlikte, sırt, göğsü karın ya da bel ağrısı, karında nabzın hissedilmesi, ses kısıklığı, solunum ya da yutma güçlüğü gibi bulgular verebilir.  En kötü senaryoda ise yırtılma ve iç kanamaya bağlı ani başlayan ağrı, çarpıntı, hipotansiyon, şok ve ani ölümle karşılaşılabilir.

Hangi tetkikler yapılmalıdır?

Hastanın tıbbi geçmişi öğrenilip muayene edildikten sonra rutin kan testleri yapılır.

Göğüs grafisi, karın ultrasonu, ekokardiyografi  gibi tetkiklerle tanı konulup anevrizma değerlendirildikten sonra genellikle Bilgisayarlı tomografik (BT) ve Manyetik rezonans görüntüleme (MR) Anjiografi ile en gerçekçi çap ölçümleri yapılır, damar duvarının yapısı ve diğer dokular ile ilişkileri incelenir. Geleneksel anjiografiye göre daha az invazif oldukları ve daha detaylı bilgilere ulaşılabildiği için bu tetkikler tercih edilmektedir.

Hangi tedavi seçenekleri bulunmaktadır?

Hastanın şikayetleri, tıbbi durumu, damardaki genişleme miktarı ve damar yapısı değerlendirilerek yapılacak tedaviye karar verilir.

İşlem sınırına gelmemiş ufak boyutlu anevrizmalar tıbbi tedavi altında takibe alınabilir.

Açık cerrahi onarım ile, anevrizmanın yerine göre göğüs duvarı ya da karın açılır, anevrizma bölgesine ulaşılır ve bu bölgeye bir yapay damar (greft) dikilerek aort içindeki kan dolaşımı bu greftten geçecek şekilde anevrizma onarılmış olur. Böylelikle anevrizma duvarına kan dolaşımın yaptığı basınç ve dolayısıyla yırtılma riski ortadan kaldırılır. 1950’lerden beri uygulanan etkin ve güvenli bir tadavidir.

Alternatifi olan endovasküler tedaviye oranla büyük bir cerrahi kesi yapılması, daha uzun hastane yatış ve iyileşme süresi gerektirmesi dezavantajlarıdır. Endovasküler tedaviye oranla avantajları ise uzun dönem sonuçlarının ve etkinliğinin daha iyi bilinmesidir.

Endovasküler aort tamiri (EVAR, TEVAR) ise 1990’lardan itibaren kullanılan bir tedavi olup bu yöntemde lokal, bölgesel ya da genel anestezi altında kasık bölgesinde katetr yardımıyla yapay bir damar veya damarlar (stent greft) genişlemiş aort içine yerleştirilir ve bu anevrizmatik kese dolaşımın dışında bırakılmış olur. Bu işlem anjiografi altında kontrast madde verilerek yapılır. Bu işlem için büyük kesilere ihtiyaç olmaz ve hastane yatış süresi ve işlem süresi iyileşme dönemi daha kısa olur. Bu işlem sonrası yerleştirilen stent greftin pozisyonunun ve dolaşım dışında bırakılan genişlemiş aort bölgesinin takibinin yapılması daha sık aralıklarla kontrol gereklidir.

19. Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi, 10. Fleboloji Kongresi’ni Kıbrıs, Girne’de 26-29 Ekim tarihlerinde başarıyla gerçekleştirdik.
Devamını Oku...

İLETİŞİMDE KAL

İletişim Bilgilerimiz