0312 447 43 99 uvcd@uvcd.org.tr

KAROTİS ARTER DARLIĞI

Karotis arter hastalığı nedir?

Beyni doğrudan besleyen kan damarları olan karotis arterlerde aterosklerotik plak oluşumuna bağlı oluşan daralmadır. Karotis arterler boynun her iki tarafında bulunur.

Ne gibi sorunlara yol açar?

Daralmaya bağlı olarak beyne giden kan akımında azalma olabileceği gibi bu bölgedeki türbülan akım nedeniyle damar duvarındaki plak yüzeyinde pıhtı oluşabilir ve bu pıhtı veya plaklardan kopan parçalar beyne giderek inmeye yol açabilirler.

İnme nörolojik fonksiyonlarda ani olarak gelişen bozulmalara verilen addır (felç, uzuvlarda güç kaybı, ani gelişen körlük, his kaybı, konuşmada ani gelişen bozukluk gibi).

Karotis darlığı gelişiminde risk faktörleri nelerdir?

Yaş, sigara, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, hiperlipidemi, diabetes mellitus, obezite, böbrek yetmezliği, boyun bölgesine radyoterapi uygulanmış olması, vaskülitler bilinen risk faktörlerindendir.

Karotis darlığı ne gibi bulgular verir?

Genellikle vücudun tek tarafında gelişen felç, güç kaybı, his kaybı, körlük, konuşma bozukluğu, yüz felci gibi bulgular karotis darlığı ile ilişkili olabilir. Bu nörolojik bozukluklar kalıcı olabileceği gibi dakikalar, saatler içinde geçebilir. Bu tip durumlar nörolojik olarak acil durumlardır ve zaman kaybetmeden acil olarak hastaneye başvurulması gerekir.

Felç ve benzeri durumlar ortaya çıkmadan da karotis arter hastalığı anlaşılabilir mi?

Doktorunuz muayene esnasında boyun bölgesinde steteskopla bir üfrüm duyabilir, ya da baş dönmesi, bayılma, dengesizlik gibi doğrudan karotis arter hastalığı ile ilişkili olmayan bulguları olan hastalarda yapılan tetkikler sırasında rastlantısal olarak karotis arter hastalığı saptanabilir.

Karotis arter hastalığı tanısında hangi tetkikler kullanılabilir?

Ultrason, ağrısız, kolay, hızlı ve girişimsel olmayan bir tetkik olup genellikle karotis arter hastalığının tanısı ve takibinde en sık kullanılan yöntemdir. Kan akımı, damar duvarı ve plak yapısı hakkında bilgi verir.

Bilgisayarlı tomografik anjiyografi (BTA) ve Manyetik rezonans görüntüleme anjiyografi (MRA), damar içindeki daralma, damarın çevre dokularla ilişkisi, karotis ve sinir sitemini inceleyen diğer damarlardaki dolaşımla ilgili daha detaylı görüntüleme ihtiyacı olduğunda başvurulan tetkiklerdir. Bu testlerde ultrasondan farklı olarak dolaşım içine kontrast madde verilerek görüntüleme yapılır. MR, BT’den farklı olarak radyasyon riski olmayan bir tetkiktir, fakat metal implant taşıyan hastalarda ve kapalı yer korkusu olan hastalarda uygulama zorlukları mevcuttur.

Anjiografi (DSA), yukarıda bahsedilen daha az invazif tetkiklerle yeterli detaya ulaşılamazsa, cerrahi ya da girişimsel bir tedavi planlanması aşamasında diğer yöntemlerde elde edilen bulgular arasında çelişkili sonuçlar mevcutsa uygulanabilir. Lokal anestezi altında el bileği veya kasık bölgesinden girilerek bir kateter yardımıyla karotis arterleri görüntülenecek şekilde kontrast madde verilerek gerçekleştirilir.  Genellikle hastane yatışı gerektirmeden yapılabilir. Diğer tetkiklere göre daha invaziv olması dezavantajıdır.

Karotis arter hastalığında tedavi seçenekleri nelerdir?

Karotis arter hastalığında hangi tedavinin uygulanacağına karar vermek için yapılan tetkiklerlerle saptanan damardaki darlığın ciddiyeti, hastanın yukarıda sayılan nörolojik bulgulardan birini verirp vermediği ve hastanın genel tıbbi durumu dikkate alınır.

Cerrahi ya da girişimsel bir işlem yapılsın veya yapılmasın hastalara genellikle bir antiagregan (kan sulandırıcı) tedavi başlanır. Ayrıca gerekli görülen hastalarda hipertansiyon ve hiperlipidemi tedavisi uygulanır. Sigara kullanıyorsa sigarayı bırakması gerektiği konusunda bilgilendirilir.

Ciddi darlığı olup aynı zamanda nörolojik bulguları olan hastalar (felç, güç kaybı, his kaybı, körlük, konuşma bozukluğu, yüz felci gibi) ve çok ciddi darlığı olan hastalarda cerrahi ya da stentleme önerilir.  Bu hastalarda girişim önerilmesinin sebebi hastalarda nörolojik olay olmasını engellemektir. Herhangi bir bulgusu olmayan hastalarda girişim kararı verilirken işlemin riski ile hastalık sebebiyle inme gelişme riski karşılaştırılır ve inme riski yüksek olan hastalarda girişim yapılmasına karar verilir.

 Darlığı ciddi olmayan ve herhangi bir inme hikayesi olmayan hastalarda risk faktörlerini azaltmaya yönelik tıbbi tedavi başlanır ve düzenli takibe alınırlar. Bu hastaların bir kısmında yapılan tetkikler sonucunda ileride girişimsel ya da cerrahi tedavi ihtiyacı olabilir.

Tedavi kararı verilen hastalarda cerrahi ve stentleme olarak iki seçenek vardır. Hastaların tıbbi durumu, damardaki darlığın yeri, yapısı, damarın anatomik yapısı ve çevre dokularla olan ilişkisi, boynun karşı tarafındaki karotis damarda darlık ya da tıkanıklık olup olmaması, daha önce bu bölgeden ameliyat geçirip geçirmemesi, radyoterapi alıp almaması gibi birçok etken göz önüne alınarak hangi tedavinin uygulanacağına karar verilir.

Karotis endarterektomi, 1950’lerden beri uygulan tıp tarihinde üzerinde en çok araştırma ve değerlendirme yapılan etkin ve güvenilir olduğu gösterilmiş bir cerrahi tedavi yöntemidir. Bu teknikte karotis damarı açılır içinden darlığa yol açan plak çıkarılır ve genellikle bir yama yardımıyla damar onarılarak kapatılır. Bölgesel  veya  genel anestezi altında boyunda açılan birkaç santimetrelik ufak bir kesi ile gerçekleştirilir. Genellikle  1-2 günlük hastane yatışını takiben hasta taburcu edilir.

Karotis anjioplasti ve stentleme, daha yakın tarihte geliştirilmiş olan bir teknik olup burada amaç darlık bölgesine bir stent yerleştirerek darlığı gidermek ve plağı damar ile stent arasına hapsetmektir. Endarterektomiden farklı olarak plak yerinde durur. Genellikle kasık bölgesinden lokal anestezi altında girilerek kateter aracılığı ile işlem gerçekleştirilir. Hastalar genellikle ertesi gün taburcu edilir.

19. Ulusal Vasküler ve Endovasküler Cerrahi, 10. Fleboloji Kongresi’ni Kıbrıs, Girne’de 26-29 Ekim tarihlerinde başarıyla gerçekleştirdik.
Devamını Oku...

STAY IN CONNECT